Amino asitler, Lego, Dinozor

Bu yazımızda biraz vücudumuzu düşünelim. Ellerimiz, derimiz, gözümüz, böbreğimiz, kalbimiz ve diğer tüm organlarımız dokulardan meydana gelmiştir. Peki ya dokular? Dokuların yapı taşları ise proteinlerdir. Proteinler ise amino asitlerden meydana gelirler. Ve doğada sadece 20 çeşit amino asit bulunmaktadır. Farklı proteinler, 20 temel amino asitler oluşturulmuş polipeptidlerin daha sonra “farklılaşmaları” ile oluşur.

Düşünsenize sadece bu 20 farklı amino asit farklı şekilde dizilerek farklı proteinleri oluşturuyor. Her bir dizi bir proteini oluşturur ki proteinler fonksiyoneldir. Örneğin enzimler proteindir, hormonlar proteindir.

Mesela bir tavuk yediğimizde midenizde tavuğun yediğiniz dokusu sindirime uğrar. Proteinleri parçalayan enzimler tavuğun yediğimiz dokusundaki proteinleri amino asitlerine kadar parçalar. Artık tavuk değildir. Doğada bulunan 20 amino asitten tavuğun o organlarında hangileri varsa ayrılmış olur ve sizin vücudunuzdaki ihtiyaç olan proteini yapmak üzere yeniden dizilirler.

Bu olay aynı lego oyuncağına benziyor. 20 farklı parça ile birçok şekil yapabilirsiniz. 20 üzeri 20 tane şekil yapma imkânınız var.

Düşünsenize milyonlarca yıldır bu yıkım ve yapım işleri devam ediyor ve doğadaki bu aminoasitler kullanılıyor. Tabii ki amino asitlerin yarı ömürleri var ve sentez edilirler. Fakat onları oluşturan molekülleri düşünsenize. Geçen sene Bitlis’te otlanan bir ineğin ayağındaki amino asitteki moleküller belki de şimdi sizin burnunuzun ucundaki başka bir proteini oluşturmak için sıraya girmiş olabilir. Veya milyonlarca yıl önce yaşamış bir dinozorun kuyruğundaki amino asiti oluşturan karbon, Azot, Oksijen veya Hidrojen yapım ve yıkım ile şimdi bizlerin bir dokusunda yerini almış olabilir.