İyi hekim kriterleri ileride değişebilir mi?

Bilim insanları yüzyıllar boyu uluslar arası ortak bir dilin gereksinimi tartıştı ve bunun için farklı arayışlar içine girdiler. Esperanto ve Interlingua gibi yapay diller özellikle bilimde kullanılmak için oluşturuldu. Fakat bu boşluğu doldurmada çok yetersiz kalarak bu ihtiyacı karşılayamadılar.  Diğer taraftan İngilizce dili özellikle bilim alanından uluslar arası ortak bir dil haline gelmiştir. Peki İyi hekim olmak için ne gerekir?

Paylaştıkça çoğalır

Bilim insanın yaptığı çalışmalar sonucunda elde ettiği sonuçlar paylaştıkça değer kazanacaktır. Diğer bilim insanları tarafından atıfta bulunularak yapılan çalışmanın güvenirliği de ortaya çıkacaktır. Günümüzde bilim dili İngilizce olduğu için Türkçe yazılacak makaleler Türkiye sınırları dışına çıkamayacağından dolayı  paylaşılması azalacaktır. Yine konu Türkiye dışındaki bilim insanları tarafından anlaşılamayacağı için atıf alamayacağı bir gerçektir.

Etki faktörü (impact factor)

Günümüzde makalelerin kalitesi ve güvenirliliği yüzde yüz olmasa da bilim çevreleri tarafından bir sisteme sokulmuştur. Buna göre belli alanlardaki bilimsel dergileri değerlendirmek için metrik bir kriter olan etki değeri (impact factor) kullanılıyor. Bir derginin değeri artık aldığı impact faktörüne göre değerlendiriliyor. Etki faktörü fen ve sosyal bilim dergilerinde yayınlanan güncel makaleler için ortalama atıf sayısını yansıtan bir ölçüdür. Dergilerin ise etki faktörlerini yükseltmelerinin tek yolu yayınladığı makalelerin olabildiğince fazla atıf almasıdır. Bir başka değişle dergi ne kadar kaliteli yayın yayınlarsa yayınlasın eğer diğer bilim insanlarına ulaşıp onların çalışmalarına referans olamazsa etki faktörü daima düşük olacaktır.

Günümüzde Türk dergilerinin en büyük çıkmazlarından biri budur. Yeteri kadar atıf alamadıkları için çoğu Türk dergisinin etki faktörü çok düşük ve indekslere girmekte çok zorlanıyorlar. Bunun en büyük sebeplerinden birisi kaliteli yayın yapmanın yanında dilinin ortak bir dil olan İngilizce olmayışından kaynaklandığı biliniyor. Dergilerimizde çıkan makaleler Türkçe yazıldığı için dünya okuyamıyor ve hak ettiği atıf sayısını makale alamadığı için hem makalenin hem de dergilerin kalitesi hak ettikleri seviyelerden çok aşağılardadır. Bu sorunun çözümü ise öncelikle dünyanın anlayacağı dilden makaleleri yazıp çalışmaları tüm insanlığa sunmaktır ki bu da İngilizce dilini kullanmakla olacaktır.

Ne kadar İngilizce o kadar çok atıf

Her sene Thomson Reuters 7350 den fazla dergi için etki faktörü yayınlar. Daha önceki çalışmalar etki faktörünün arttığını gösteriyorlar fakat bu oran derginin kullandığı dile bağlıdır. Belirgin olarak çok az sayıda İngilizce olmayan dergiler atıf raporuna girebiliyor ve en önemlisi İngilizce olmayan dergilerin etki faktörleri İngilizce olanlara göre çok az olduğu görünüyor. Bu konuda da bilimsel araştırmalar yapılmış ki İngilizce yazıldığı için bu araştırmaya ulaşmış bulunuyoruz. Buna göre, 2001’den 2010 tarihlerine kadar etki faktörlerinin İngilizce yayınlayan veya İngilizce yayınlamayan dergilerin her ikisinde de yükseldiği fakat etki faktörü her yıl için karşılaştırıldığında İngilizce yayınlayan dergilerin İngilizce yayınlamayanlara göre anlamlı derecek önemli bir artış olduğu tespit edilmiş (Şekil 1).  Yine Vinther’e göre bu seneler içinde çoğu İngilizce yayınlamayan dergiler İngilizce diline dönmüşler. İngilizce yayınlamanın kesinlikle atıf sayısının arttıracağını,  böylece etki faktörünün de pozitif olarak yükseleceğini rapor etmiş ve ancak böylelikle bilimsel verilerin daha geniş kitlelere yayılabileceğini vurgulamıştır.

 

Sekil1: 2001-2010 yılları arası İngilizce dili kullanan (mavi) ve kullanmayan (Pembe) veya çoklu dil kullanan (sarı) dergilerin etki faktörleri

 

 

Günümüzde artık İngilizcenin ortak bilim dili olduğu kabul edilip bu dili nasıl bilimde en verimli şekilde kullanılabileceğine dair araştırmalar yapılmaktadır. İngilizce dilinin akademik olarak kullanımı da belirli bir eğitim gerektirmektedir. Bu konuda bilim insanlarını geliştirmek için farklı çalışmalar yapılmakta ve hatta Science dergisinin bir bölümü sadece bu konuda derlemeler içermektedir.

Peki İngilizcemiz yeterli değil ise çözümü nasıl olmalı?

Yukarıda literatür örnekleri verildiği gibi bir makalenin kalitesi atıf sayısına bağlıdır ve yüksek seviyede atıf alması makalenin dilinin diğer bilim insanlarının anlayabileceği ortak bir dil olan İngilizce dili ile yazılmış olması ile doğru orantılıdır. Ancak İngilizce yazılmış kaliteli makaleler tatmin edici atıflar alabilir ki bu da aynı zamanda yayınlandığı derginin de atıf sayısını ve dolayısıyla etki faktörünü yükseltip uluslar arası arenada prestijli bir yer almasını sağlayacaktır. Çok atıf alan bilimsel makaleler o makalenin kalitesini yansıtır ve bu kalite ülke ekonomisine patent bazında girerek katkıda bulunur. Bu sebeple Türkiye’de dahi olsa yapılan her bilimsel makalenin İngilizce olarak dünyaya sunulması büyük önem arz etmektedir.

İngilizcemiz yeterli değil ise yaptığımız bilimsel çalışmaları duyurmak için nasıl bir yol izleyebiliriz?

İngilizce çeviri ve redaksiyon hizmeti veren profesyonel kurumlar tercih edilebilir. Seçeceğiniz kurumda aramanız gereken belirli kriterler olmalı elbette. Bu kriterlerden en önemlisi makaleniz üzerinde işlem yapacak editörün  ana dilinin İngilizce olması ve sizin branşınızda veya branşınıza yakın bir alanda eğitimini tamamlamış olmasıdır.  Maalesef bir çok alanda olduğu gibi bu alanda da işinin ehli olmayan, tek amacı para kazanmak olan ve bilimsellikten uzak kurumlarda internet ortamında cirit atmaktadır.   Dört veya beş sene önce kurulan ve bu süre zarfında profesyonelleşen www.makaletercume.com kurumu bu konuda güvenilir ve tecrübeli bir organizasyon olduğuna değinmeden geçemeyeceğiz. Zira Google’dan tarattığınızda yüzlerce tercüme bürosu bulabilirsiniz. Makale tercüme ekibini bu bürolardan farklı kılan ise bu işi yapmaktaki amaçları Türk Bilim insanlarının yaptığı bilimsel çalışmaları olabildiğince etki faktörü yüksek dergilere göndermek. Bunu yaparken de bir çok branşta uzman Amerikalı hekimlerle çalışıyor olmalarıdır. Yıllardır tercüme veya redaksiyonunu yaptıkları makalelerin  hiç birinin  hakemlerden geri dönmemiş olması kurumun kalitesini kanıtlıyor.